yaşaşın yemek yemeeek!

Oha inanamıyorum! Bunca zaman blog yazıyorum ama yemekle ilgili lafım geçmemiş ha? Acaba hangi ruh halindeydim son 3 ay içinde, bilemedim.

Aslında nerden geldi bu aklıma, şöyle ki sevgili Bill Gates amcamız öylesi güzel bir işletim sistemi hazırlamış ki Vista adında, herkeşler Upgrade yerine Downgrade yapıyormuşlar ne hikmetse. Bak sen şu işe! Ben zavallısı da en son dayanamayıp bu kafileye uydum ve işte sevgili XP ile karşınızdayım! Oh be, biz XP çocuğuyuz canım, onla büyüdük. Eşek-altın semer ilişkisine benzemez ama bu, çünkü ne ben eşeğim, ne de Vista altından...

Her neyse, bu hevesle iki gündür dosyalarımla pek ilgiliyim. Kayıp fotoğraflarımı bile buldum harddiskte, ne mutlu bana. Ama ne yazık ki müzik arşivim kayıplara karıştı kısmi olarak, kendilerini yeniden derlemek arzusundayım bu tatilde kısmetse. Derken, cd'lerin birinde -eskiden meğer komik fotoları filan kaydedermişim bilgisayara- ilginç fotolar buldum, komiktiler, güldüm, hatta yarıldım bildiğin. Bunlar arasında da -bikaç gündür sen de hissetmişsindir kesin- yazı kıtlığımı karşılayacak malzemeler elde ettim, aman ne hoş. İşte bunlardan biri de yemek yemek!

Ben ve arkadaşlarım, ki genelde arkadaşlarım bana benzedikleri için arkadaşlarımdırlar, çok severiz yemek yemeyi. Hatta bunu bir aktivite olarak gerçekleştiririz. Hani bi boş vakit olur, dışarı akalım deriz ki ''Ne yapalım?'' sorusunun cevabı mutlaka ''Önce bi yemek yeriz.''dir. Ne hoş değil mi? Aç ayılarız işte, oynamıyoruz. -Oha biraz sivri dilli miyim? Bu laflarımın karşılığında neler gelebilir acaba başıma? Ana!- Öyle burger resmi koyduk diye filan da bizi hamburger çocuğu sanma, Anadolu'nun bağrından kopageldik hepimiz. Eyvallah bacım. Ben ayırt etmem aslında hiç yemek filan; amma ve lakin elbet vardır benim de yemediklerim canım o kadar olur mu? Hadi bi liste yapalım, sevgili Charlotte'dan canım çekti. :)

1) Lahana: Aslında iyi bir sebzedir, dolması filan sevilir tarafımca ama yemeği..! Fobi gibi birşey olmuştur aslında bana. Küçükken bir kere babamın memleketi olan Rize'ye gitmiştik. Malum orda çok yenir, her ev de buna kokar. Ama ne koku! Tereyağıyla yapılır, hem de inekten yeni alınmış sütle filan yapılan has tereyağdan ve doğal olarak her yer kokar. Zavallı dilo ise kaçamaz hemen, fenalıklar geçirir orada. Odur budur fobim vardır lahanaya karşı. Şimdi anlıyorum küçükken yaşadığı olay yüzünden kedi köpek gibi hayvancıklardan korkabilenleri...

2)Pekmez: Kan yapar derler, üzüm olanı pek makbuldür, sabahları sıcak suyla içeni bile vardır. Aslında tahinle karışınca severim keretayı da küçükken bi damla yedirememişlerdi inadımdan, çok tatlı napıyım, biraz da ekşi gibi... Ayh her neyse, sade sevmem öyle.

3)İnek sütü: -Hazır olun, yine bir ''aslında'' geliyor- Aslında, sütü çok çok severim. Adım ''süt canavarı''dır hatta evde. Adı çıkmış dokuza, inmez sekize hesabı. Sütü pek severim, çikolatayla, muzla, balla, bisküviyle, sade... Her gün de içerim. Ama hani vardır ya köylerde böyle inekten sağarlar getirirler sütü ''Oh taze taze, yarasın tosunuma!'' derler ya, orda durun işte. Tanecikleri vardır sanki onun içinde ya, ıyyy.
Aklıma kötü kötü şeyler geliyor bak seni son kez uyarıyorum -Kötü repertuar, evet.

4)Sakatat: Beyin, ciğer, böbrek, bağırsak da yedirirler bağırmasak da. Yani öyle yapmaktır amaçları, neymiş efenim, dalak, ciğer, böbrek kan yaparmış. Üstüme iyilik sağlık, ne münasebet yahu! Bende de var efenim onlardan, çok merak ediyorsanız buyrun, bakınız aaa! Hele ki kurban bayramlarında halimi ne sen sor ne ben söyleyeyim. Kaçmaya bahane arıyorum bütün gün, of deli, neyse ki fazla zorlayamıyorlar artık, bu tür şeylere karşı hep bir bahanem var hali hazırda: Pek yüksek rakamlardaki kilom!

Oldun mu, oldun mu, sen de mosmor oldun mu? -Evet, sevgili B.'nin yanında pek fazla durdum bugün, olmaz ki böyle!

Muhteşem atasözümüzden bahsetmeden edemiyjem: Can boğazdan gelirmiş.
Boğazdan da gidermiş, boşboğaz.

Hadi o zaman hep beraber ne diyoruz? Yemek için yaşayalııııııım!
Yanlış da olabilir aslına bakarsan.

Yorumlar