turn the page...

İki haftayı devirdik, hızlı bir maraton bizleri bekliyor! Coğrafya hocası yüzünden strese girmeyi, can sıkıntısı etmeyi özlemişim desem, yalan olur. Ama açıkçası matematiği ve biyolojiyi özledim. Hatta kimyayı, her ne kadar önyargıyla yaklaşmış olsam da sevdim hocamı, dersi zaten seviyorum. Bu saydığım üç dersin ayrı bi havası var, kokuları bi başka, ne diyosam, yani tatları, işte her neyse, bana güzel şeyler hissettiriyolar. Aslında geometri var çok sevdiğim ama hocayla bütünleşmiyo şu an için. Fiziği de seviyorum, dersini filan ama sınavda gereksiz yere zorluyolar, korkulu rüyam. Kimyada lise düzeyi olimpiyat sorusu, fizikte üniversite düzeyi direk, boru misali, ama gereksizmiş ki fizikte kimyadaki kadar da başarılı değil bizim okul.

Arkadaşlarımı, her gün onların o tipitip suratlarını görmeyi özledim, her ne kadar bu cümleden sonra suratımın dağılacağını biliyo olsam da.

Bugün Charlotte ile dersanedeydik, yapmadığımı bırakmadım ben de ona, adı lazım değil bi insan var sınıfımızda, fazla zekadan anormalleşmiş belki ama insandışı cidden, ona bile benzettim kendisini ki bu büyük bi hakaret. Oh olsun, içim rahatladı, egom tavan yaptı, o ve ben uçuyoruz.

Yarın kıvırcığım gelemiyor okula, üfler püfler. Kendisi İzmir'deki teyzesinin elinden ancak yarın kurtulabiliyomuş da, neyse salı günü artık.

Bi de yarın çok sevgili teşekkürümü alıcam, oh oh, çok heyecanlı, biri beni tutsun, ağlayabilirim. Böööğynnn! Şimdi herkes anlamaz belki, bizler -ben ve arkiler, ohyes tiki dili ve edebiyatı- çalışkan insanlarız, falda bile çıktı haksızlıklar yüzünden notlarımın düşmesi, hani hedefimiz gerçekleşmeyince üzülüyoruz çünkü çabamız boşaymış gibi düşünüyoruz. Halbuki değilmiş, bu sene anladım ben, ama olsun, yine de bu dönem başarabilirim, hiçbir şey için geç değil!

Evet, şimdi sayfayı çeviriyorum; çalışmamak, yatmak, üşenmek, tivi takıntısı, bahaneler önceki sayfada kalıyor. Bakalım bu tertemiz sayfaya benim dışımda kimler yazacak?

Normalde arki demem, asla! Üşendim de biraz.

Yorumlar